27 Ocak 2014 Pazartesi

YAŞAM TELAŞI... Kaçırdıklarımız ;)))

   Günlerden pazartesi; tartı günü: 75 kg. Değişiklik yok :(( Düzenim biraz değişti sorun etmiyor ve bu hafta dikkatimi topluyorum :))
   Son günlerde hayatım beden sağlığım açısından,  kilo verme telaşına bağlı olarak, besleneme ve spora odaklı geçiyor:) 
   Eh bir de ruh sağlığımız var malum. Hoş ikisi birbirinden ayırt edilemez, ikisi birbirini etkiliyor sonuçta.
  Ruh sağlığım yerinde çok şükür; sözü "ruhun gıdası müzik" aracılığı ile yapılan bir toplumsal deneye bağlamak istiyorum.
  Biraz önce okuduğum yazı beni  çok etkiledi. Yaşam telaşı içinde hayatın güzelliklerini kaçırmamak umuduyla not etmek istedim:

  Soğuk bir Ocak sabahı, bir adam Washington DC’de bir metro istasyonunda, kemanla 45 dakika boyunca 6 farklı 
Bach eseri çalar. Bu süre icinde, çoğu işe yetişme telaşındaki yaklaşık bin kişi kemancinin önünden geçip, gider. 
Kemancı çalmaya basladiktan ancak üç dakika kadar sonra, ilk kez orta yasli bir adam kemanciyi fark edip, 
yavaslar ve birkac saniye sonra da gitmek zorunda oldugu yere yetismek uzere yine hizla yoluna devam eder. 
Kemanci ilk bir dolar bahsisini bundan bir dakika kadar sonra alir. Bir kadin yürümesine ara vermeksizin parayi 
kemancinin önüne koyduğu kaba atarak, hizla gecer, gider. Birkaç dakika sonra, bir baska adam duraklayip, 
eğilerek dinlemeye başlar ancak saatine göz attığında, işe geç kalmamak icin acele ettiğini belirten ifadelerle hizla 
yoluna devam eder. En fazla dikkatle duran ise üç yaşlarında bir oğlan çocuğu olur. Annesinin çekiştirmelerine 
rağmen, çocuk önünde durur ve dikkatle kemancıya bakar. En sonunda annesi daha hızlı, cekistirerek çocuğu 
yürümeye zorlar. Oğlan arkasina dönüp dönüp kemanciya bakarak, çaresizce annesinin pesinden gider. Buna 
benzer şekilde birkac cocuk daha olur ve hepsi de anne, babalari tarafından yürümeye devam için zorlanarak, 
uzaklaştırılırlar. Çaldığı 45 dakika boyunca kemancının önünde sadece 6 kişi, çok kisa bir süre durur. 20 kişi 
duraklamadan, yürümeye devam ederek, para verir. Kemanci çaldığı süre içinde 32 dolar toplar. Çalmayi 
bitirdiğinde ise sessizlik hakim olur ve kimse onun durduğunu fark etmez, alkışlamaz. Hiç kimse onun dünyanın en 
iyi kemancisi Joshua Bell olduğunu ve elindeki 3,5 milyon dolarlık kemanla, yazılmış en karmaşık eserleri çaldığını 
anlamaz. Oysa Joshua Bell’in metrodaki bu mini konserinden iki gün önce Boston’da verdiği konser biletleri 
ortalama 100 dolara satılmıştı… Bu gerçek bir hikayedir ve Joshua Bell’in öylesine bir kılıkla metroda keman 
çalması, Washington Post gazetesi tarafindan algılama, keyif alma ve öncelikler üzerine yapılan bir sosyal deney 
gereği kurgulanmıştır. Sorgulanan şeyler;
sıradan bir yerde, uygunsuz bir saatte güzelliği algilayabiliyor muyuz? 
Durup ondan keyif aliyor muyuz? Beklenmedik bir ortamda, bir yeteneği tanıyabiliyor muyuz? İdi… 
Dünyanın en iyi müzisyeni, dünyadaki en iyi müziği çalarken, önünde durup, dinleyecek bir üç dakikamız dahi 
yoksa, hayatta başka neleri kaçırıyoruz acaba?

5 yorum:

  1. Canım biz durağan kilolardan sıkıldık. Mevsimlerden roma'nın listelerine başlayalım dedik. Bi bak istersen ;)

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Az önce inceledim:)) Senin post'a yazdım ;))

      Sil
    2. Düsündürücü ve Güzel ,ders alinacak bir hikaye,aci gercek.

      Sil
  2. Sevgicigim, yorum birakmissin ama ben ilk yayinladigim postu iptal ettigim icin ( Video üzerindeki cikan ici bos görüntü icin) yorumunda silindi,kusura bakma,yaniden yazarsan sevinirim

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. Şulem çok incesin. Tekrar yazdım, Teşekkür ederim.

      Sil